Elektrokoter, 200 kHz – 27 MHz aralığında çalışmakta olan yüksek frekanslı elektrik akımı ile özel bir iletken sayesinde, 15-400 Watt arasında enerji üreterek, dokuda yakarak kesme ve pıhtılaşma yapabilen cerrahi alanında tercih edilen bir alettir.
Elektrokoter, elektrocerahhi jeneratörü ya da elektrokoterizasyon olarak da anılmaktadır. Albert Wyeth, 1926 yılında neoplastik hastaların cerrahisinde elektronik radyo makası olarak isimlendirdiği cihazda elektrik akımını kullanması ile birlikte yaygınlaşmıştır.
Elektrokoter cihazları tarafından üretilen yüksek frekanslı akım, kesme işlemi için tam dalga ya da koagülasyon için modülasyonlu dalga biçiminde olabilmektedir. Elektrokoter cihazının ürettiği yüksek frekanslı akımından kaynaklı olarak tam dalga ya da modüleli dalga olması gibi etkenler dokuda oluşacak etkinin de farklı olmasına neden olabilmektedir.
Elektrokoter Ne İşe Yarar?
Elektrokoter cihazı elektrik akımının tıpta kullanımına oldukça iyi bir örnektir. Elektrik enerjisinin biyolojik etkilerinden insan vücudu üzerinde yararlanma maksadıyla kullanılmaktadır. Elektrokoter’in ürettiği yüksek frekanslı akım, ince bir uçla dokuya temas ettirildiğinde, dokuda oluşan direnç bölgesinde ısı meydana gelmektedir.
Bu değim sırasında metal uç ısınmamaktadır. Hücreler arası sıvı ve kan, yüksek frekanslı akıma karşı gösterdikleri direnç nedeniyle ısınmaktadır. Doku direncinin yüksek olduğu kısımlarda oluşan ısıdan kaynaklı dehidratasyona bağlı kesi meydana gelmektedir. Direncin ise en yüksek skalada olduğu yer aktif ucun dokunma noktasıdır.
Cihaz, tam dalga üreteci modunda (modülesiz tam filtre dalga) çalışıyorsa kesici uçta, voltaj ile güç arasındaki fark büyük sayılmamaktadır. Bunun anlamı, kesici uç dokuya dokunduğu zaman en az kıvılcımla en yüksek gücün uygulanmasını kapsayan işlemdir.
Bu koşulda yapılan kesi, klasik bistüri kesisine benzemektedir. Kesi bölgesinde bir ısınma durumu gerçekleştiği için kanama azalmakta, sıcaklık gereksiz yükselmediği için dokuda yanık oluşmamakta, yara iyileşmesi hızlı gerçekleşmekte ve doku büzüşmesi az olduğu için kesi yerinde skar kalmamaktadır.
Modüleli dalgada; koterin çıkış voltajı yüksek olmasına karşın etkin güç çokta yüksek olmamaktadır. Ucunda bin volt civarlarında gerilim olan künt ya da küresel uçlu prop dokuya yaklaştığı zaman, dokuya atlama yaparak ark oluşturabilmektedir. Bu nedenle, prop dokuya değdikten sonra pedala basılarak cihaz aktif hale getirilirdiği takdirde daha kontrollü bir koagülasyon sağlanmış olunulacaktır.
Bu; değim pıhtılaşması, kontakt koagülasyon, soft koagülasyon, (hemo, pin point ya da forced coagulation) olarak isimlendirilir.
Doku ile prop arasında küçük kıvılcımlar oluşmasından kaynaklı olarak daha fazla sıcaklık oluşacaktır. Yüksek sıcaklık pıhtılaşmayı kolaylaştırdığı gibi hafif yanık oluşmasına da sebep olmaktadır, bu yüzden fugurasyon ya da koagülasyon sonucunda dokuda büzüşme veya yara dokusu oluşması mümkün olmaktadır. Bu yüzden de yara iyileşmesi tam dalga ile yapılan keşiden daha yavaş olmaktadır.