Pulse oksimetre adı verilen cihazlar bir dakika içindeki kalp atış hızını ve kandaki oksijen düzeyini ölçme işlemine yarayan aynı zamanda da bunu kayıt altında tutabilen cihazlardır.
Teknolojik gelişmeler ışığında 1970’li yıllarda üretilmeye başlanan ve kısa sürede hastaneler tarafından ilgi ile karşılanan pulse oksimetreler anestezi ve yoğun bakım ünitelerinin vazgeçilmez cihazlarından biri haline gelmiştir.
Yalnızca ölçüm yapan cihazların yanı sıra ölçüm verilerini kayıt altına alan cihazlarda bulunmaktadır. Ayrıca internete bağlanabilen pulse oksimetreler ölçüm verilerini sunucular aracılığıyla da kayıt edebilmektedir. Bu sayede de kayıt altına alınan tüm verilere ulaşmak mümkün hale gelmektedir.
Pulse oksimetre cihazları günümüz göz önüne alındığında sağlık kuruluşlarının hemen hemen her biriminde bulunduğunu söylemek yanlış olamyacaktır. Cebe sığabilen boyutlarda üretilebilmesinden kaynaklı olarak da hem doktorlar hem de hemşireler ceplerinde taşıyabilmektedirler. Aynı zamanda bu cihazlar evde bakım hastalarında da sıklıkla kullanılmaktadır.
Söz konusu olan cihazda bir ışık kaynağı ve algılayıcısından oluşan sensör aparatı bulunmaktadır. Bu sensör aparatının arasına parmak ya da kulak memesi gibi organlar koyularak kolayca ölçümleme işlemi yapılabilmektedir.
Cihazın çalışma prensibi ise oldukça basittir; alyuvarların içinde bulunan hemoglobinin, oksijen tutup tutmaması durumuna göre ölçümleme yapmaktadır. Cihazda bulunan sensörler oksijen oranını saptamak için kanın rengini analiz etmektedir. Bu işlem yapılırken de bir yandan kırmızı, kızıl ötesi ışık gönderilir diğer tarafta ise algılayıcılar sayesinde ölçüm yapılmaktadır.
Alyuvarların yeterlilik düzeyine göre oksijenli olması ya da olmamasına bağlı olarak kanın renk tonunda değişiklikler meydana gelmektedir. Bol oksijene sahip olan kan, parlak kırmızı renkte ve pulse oksimetreden gönderilen ışığın çoğunu absorbe eden bir yapıda olmaktadır. Karşı tarafa ulaşan ışık miktarının ölçümü sayesinde oksijen saturasyonu belirlenmektedir.
Pulse oksimetre cihazı kullanarak elde edilen oksijen saturasyonu, arteriyel kan gazı analiziyle elde edilen ölçümlere oldukça yakın bir yapıya sahiptir ancak arteriyel kan gazı analiziyle elde edilen bilgi diğer yönteme göre daha doğru kabul edilmektedir. Ayrıca arteriyel kan gazı analiziyle parsiyel oksijen basıncı (paO2) parametresi de ölçülebilmektedir. Oksijen saturasyonu (SpO2) ile parsiyel oksijen basıncı (paO2) bazen birbirleriyle karıştırılmaktadır. Bu iki parametrenin farklı olduğunu unutmamak gerekmektedir.
Cihazdaki sensör atardamarın dakikadaki atış sayısını belirleyebilmektedir. Böylece hastanın dakikadaki nabız sayısı da görüntülenebilmektedir. Sensörün kalitesi yükseldikçe ölçüm doğruluğu da artmaktadır. Özellikle çocuk hastalarda daha yüksek kaliteye sahip sensörler içeren cihazlar tercih edilmelidir. Aksi halde gecikmeli ya da yanlış değerler görüntülenebilmektedir. Pulse oksimetre cihazları hastaların yaşamsal parametreleri gösterdiği için hangi hastaya kullanılacaksa o hastaya uygun olan cihaz kullanılmalıdır.